Taliban rejiminde kadın olmak: ‘Evlerimizden dışarı çıkamayan köleleriz’

Fundanur Öztürk, Ankara
Taliban’ın Afganistan’da 20 yıl sonrasında yönetimi tekrardan ele geçirmesinin peşinden pek oldukça Afgan kadının kaderi bir kez daha değişti. Son bir yılda Taliban’dan kaçarak Türkiye’ye gelen ve hâlâ Afganistan’da Taliban’dan saklanarak yaşayan Afgan bayanlar BBC Türkçe’ye konuştu.
Tesettür zorunluluğu, yanında bir adam refakatçi olmaksızın sokağa ya da uzun yolculuklara çıkamama, kız evlatlarının orta öğretimden dışlanması, bayanların iş hayatından uzaklaştırılarak evlere hapsedilmesi…
Bunlar Taliban’ın son bir yılda Afgan bayanların elinden almış olduğu temel insan haklarından yalnızca birkaçı. Son bir yılda Afganistan’da bayanlar, 20 yılda elde ettikleri neredeyse tüm hakları yitirdi.
Afganistan’da yaşam tüm hanım ve kız evlatları için köktencilik bir şekilde zorlaştı, sadece bazı bayanlar için durum daha eleştiri.
Yapmış olduğu haberlerle Taliban rejimini eleştiren, sivil cemiyet örgütleri kurarak hanım hakları faaliyetleri yürüten, bayanların iş hayatına katılmasını destekleyen iş projeleri geliştiren bayanlar…
Başka bir ifadeyle son 20 yılda hanım hakları için kimliklerini ortaya koyarak bilfiil çalışmış bayanlar, Taliban ulaştıktan sonra hedef tahtasına oturtuldu.
Kabil’de yaşamış olduğu evi ve telefon numarasını devamlı değiştirerek Taliban’dan kaçan 38 yaşındaki gazeteci Sina da onlardan biri.
Son bir senedir Taliban’dan saklanarak yaşadıklarını söyleyen Sina, Taliban Afganistan’ı aldığında hamile olduğundan ülkeden kaçamadıklarını ve bu ihtimalin giderek zorlaştığını konu alıyor:
“Taliban beni ve benim benzer biçimde tüm hanım gazetecileri hala arıyor. Bazılarımız ülkeden firar etti, bazılarımız ise burada sıkıştı ve hala saklanıyor.”
“Her saniye Taliban’ın kapımızı kırıp evimize gireceği, ailemi yakalayacağı ve beni de tıpkı öteki hanım gazetecilere yapmış olduğu benzer biçimde öldüreceği korkusuyla yaşıyorum. Yarına sağ kalıp kalmayacağımı bile bilmiyorum.”
Sina’ya bakılırsa, geçen yıl bu zamanlar Afganistan’da bayanların yaşamı ‘bir gecede’ kararmış oldu:
“Biz bayanlar artık özgür insanoğlu değiliz, evlerimizden dışarı çıkamayan, erkeklerimize hizmet edip çocuklarımızı büyütmek zorunda kalan köleleriz.”

Kaynak, Getty Images
“Kimliğimi gizliyorum, hâlâ saklanıyorum”
Taliban’dan ilkin, şiddete maruz kalan bayanlara parasız hukuki destek sunan 26 yaşındaki Avukat Zohra, şimdi Herat’ta saklanarak yaşıyor.
Bigün ofisinde değilken Taliban üyelerinin ofisine gelip kendisini aradığını, bunun üstüne ofisindeki tüm belgeleri yakarak saklanmaya başladığı konu alıyor.
Zohra, ilk 6 ayda birkaç kez intihar etmeyi düşündüğünü ve çoğu zaman sakinleştirici haplarla ayakta kaldığını, şimdilerde ise kendisini kaçak yollardan edinmiş olduğu kitaplara adadığını söylüyor:
“İstediğim kitapları İran’dan getirtiyorum, annem kitapçıya gidip teslim alıyor. Ben hâlâ saklanıyorum, gerçek kimliğimi kullanmıyorum şundan dolayı hala kaybolma vakaları var.”
Halen oldukça fazla şüpheli arama almış olduğu için telefon numarasını devamlı değiştirdiğini söyleyen Zohra, eğer dışarı çıkarsa burka giyerek ve yanına cep telefonu almadan çıktığını söylüyor.
“Yakalanan bazı meslektaşlarım, Taliban hapishanesinde 40 gün süresince bir odada 50 şahıs susuz ve yemeksiz tutuldu. Üç meslektaşım ise son bir senedir tutuklu.”
“Dostum Herat Hanım Hapishanesi Başkanı Aliye Azizi orta yaşlarda bir hanımdı, dört evladı vardı ve Taliban hükümetinden 3 ay sonrasında kaçırıldı. Bugüne dek hiçbir haber alınamadı.”

Kaynak, Getty Images
Sertlik mağduru bayanlara hukuki destek sunmuş olduğu için Taliban’ın hedefinde olan bir başka hanım Zeynep ise şu an Ankara Mamak’ta yaşıyor.
Çeşitli şekillerde gerçekleşen Taliban tehditleri bir yana, esas olarak üniversite eğitimi yarıda kalan kızı için ülkeden kaçtığını konu alıyor.
“Kızımın da aynı kaderi yaşamasını istemedim” derken, kızı odanın diğer ucundan annesini hayranlıkla izliyor:
“Bazı okullarda bayanlar hâlâ üniversiteye gidebiliyordu fakat annem hanım hakları avukatı olduğundan ben okulda devamlı tehdit altındaydım, kimin evladı olduğum biliniyordu.”
Kocası tarafınca sertlik gören bayanlara parasız hukuki hizmet vererek onları hanım sığınma evlerine yerleştirdiğini söyleyen Zeynep, Taliban’ın bu sığınma evlerini dağıtarak sertlik mağduru bayanları kocalarına geri gönderdiğini konu alıyor.
Bu durumdaki pek oldukça hanımdan da haber alınamadığını şundan dolayı çoğunun elinde dış dünyayla iletişime geçecek bir telefonu dahi olmadığını söylüyor:
“Sığınma evine yerleştirdiğim bir karı beni aradı. Sığınma evleri dağıtılınca, eskiden kendisini yakmaya çalışan kocasının yanına gönderildiğini söylemiş oldu. Şu an intihar etmek istediğini söylemiş oldu… Şimdi bu bayanların hepsi, kocalarının yanında çekince altında.”
Tüm bir röportaj süresince soğukkanlılığını korumuş olan Zeynep bir tek, “Hayatımda asla mutlu olmadım, kendimden yana hiçbir ümidim kalmadı. Tek hayalim, çocuklarımın benimki benzer biçimde bir yaşamı yaşamaması” derken ağlıyor.
Kendisi için sarf etmiş olduğu tüm savaşım enerjisini, 14 yaşlarında Taliban yüzünden eğitimini yarıda bırakıp evlenmesi gerektikten seneler sonrasında, açıktan okuyup hukuk mezuniyet belgesi alırken harcadığını anlıyorum.

“Ruhsal destek talep eden başvurular arttı”
Kayseri merkezli Afgan Sığınmacılar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Zakira Hekmat, son bir yılda derneğe başvuran Afgan göçmenlerde travma sonrası stres bozukluğu için ruhsal destek talep eden başvuruların arttığını söylüyor.
Son bir yılda Taliban’dan kaçıp gelen Türkiye’ye gelen Afganlara göçmen kimliği verilmediğini ve bu sebeple hiçbir hak ve hizmetten faydalanamadıklarını konu alıyor:
“Göç İdaresi, niçin son bir yılda gelen Afganların kayıt altına alınmamasına dair herhangi bir niçin söylemiyor. Bir çok yerden ‘şu an kayıtlar kapalı’ yanıtını alıyoruz.”
Hanım olmanın her yerde zor bulunduğunu düşünen Hekmat, ‘göçmen bir karı’ olmanın oldukça daha zorlayıcı bulunduğunu konu alıyor:
“Göçmenler aslına bakarsanız dil bariyeri vb. sebeplerle iş bulmakta problem yaşarken, bayanlar için iş bulmak daha da zor.”
Hekmat, son 1 yılda Afganistan’da bayanların kademeli olarak tüm haklarını kaybettiğini, binlerce kız çocuğunun okullardan yoksun kaldığını belirtiyor:
“Afganistan’daki bayanların karşı karşıya kalmış olduğu en büyük çekince bilgisiz kalmak, iş yerine gidememek, kendi ayakları üstünde duramamak. İki üniversite bitirmiş bir karı şu an işi olmayan, yanında adam bir akrabası olmadan tek başına dışarı bile çıkamıyor.”

“Taliban yüzünden ikinci kez ülkeden kaçtım”
Afganistan’da 31 yıl öğretmenlik icra eden 52 yaşındaki Farzana, artık ailece Ankara Mamak’ta yaşıyor ve ailesinin geçimini terzilik yaparak sağlıyor.
Farzana Taliban ulaşmadan önce, kız adam karma eğitimin verildiği bir hususi okulun sahibi bulunduğunu ve hemen hemen Taliban kontrolü tamamen ele geçirmeden bir süre ilkin okulu kapatmasına yönelik tehditlerin başladığını konu alıyor.
Bu tehditlerin kimi vakit telefonlarına gelen ileti kimi vakit ise okul kapısına asılan notlar şeklinde gerçekleştiğini söyleyerek, Taliban yönetimi devralmadan 2 ay ilkin ailesiyle Türkiye’ye kaçtığını söylüyor.
Bu Farzana ve ailesinin Taliban baskısı sebebiyle ilk kez ülkeden kaçışı değil. Aile, Taliban’ın ilk döneminde 11 yıl Özbekistan’da yaşadı:
“Eşim güvenlik müdürü olduğundan tehdit altındaydık. Bigün çatışma çıktı ve eşim firar etti, çocuklarım ve ben evde saklanmak zorunda kaldık. Adam Özbek komşularımız da hanım burkası giyerek evimizin bodrumunda saklandı.”
“Taliban evimize vardığında burka giyerek hanım görevi icra eden öteki erkekleri fark etmedi. Eşimin adını sorduklarında yalan söyledim, çocuklarımın son yemeğini onlara vermek zorunda kaldım ve 2 ay bu şekilde saklandım.”

Kaynak, Getty Images
Eğitimi yarıda kalan 17 yaşındaki genç kızları ise son aşama iyi Türkçesi ile, Afganistan’daki son bir yılını anlatmaya başlıyor:
“Kızların gittiği okullar her gün tehdit alıyordu. Ya Taliban savaşçıları direkt kendisi gelip okul müdiremizi tehdit ediyordu ya da ‘okulu bombalama’ haberleri yayılıyordu.”
“Bigün okulumuzun arkasındaki güvenlik müdürlüğüne hücum başladı ve biz dört saat okulda mahsur kaldık. Mermi sesleri, kırılan camlarımız… Son bir yıl korkudan okula ayda bir tek birkaç gün gidebiliyordum.”
Denklik alamadığı için liseye kabul edilmediğini ve bir makyaj kursuna yazıldığını söyleyen genç kızın imgesel, bir kuaförde çalışmak.

Kaynak, Getty Images
“Özgür olana kadar savaşacağım”
Herat şehrinde yaşayan 24 yaşındaki Rafa’ya telefonla ulaştığım sırada, Taliban’ın bir yılını protesto etmek suretiyle öteki hanım dostlarıyla buluşmaya çalışıyordu.
Akşam saatlerinde yeniden konuşabildiğimizde toplantılarının önlendiğini söyleyen Rafa, “Taliban bizi her gün tehdit ediyor. Evlerde toplansak, ev sahibini hapse atarlar” dedi.
Hanım hakları aktivisti Rafa, bir yıl öncesine kadar İslami aşırılıkla savaşım eden bir kuruluşta yöneticiyken, bugün evin içinde hapis kaldığını konu alıyor.
“Bugün, bayanların evden çıkmaya haklarının olmadığını söyleyerek bizi restorandan dışarı attılar. Bizim için her an bir suikast ve ölüm tehlikesi var.”
“Tüm yaşamımız bir kâbus ve cehennem benzer biçimde oldu, hiçbir kurum bizlere yardım etmiyor. Internasyonal cemiyet bile gözünü kapatmış ve üzerimizdeki zulmü izliyor.”
Rafa, “Çocuklarım ve ben her gece ölüm kâbusu görüyoruz fakat savaşmayı bırakmıyorum. Özgür olana kadar savaşacağım” diyor.

Kaynak, Getty Images
“Kocam tutuklu bir Taliban savaşçısıydı, geçen yıl özgür kaldı”
Taliban yönetimi devraldıktan bir ay sonrasında Türkiye’ye kaçan 30 yaşındaki Akademisyen Gohar, İstanbul’da kızı ve kız kardeşiyle beraber yaşıyor.
Seneler ilkin hapse atılan Taliban savaşçısı kocasının geçen yıl özgür bırakıldığını söyleyen Gohar, kocasının kapısına dayandığı geceyi şu şekilde konu alıyor:
“Gece saat birde, Afganistan’ın ölümcül sessizliği esnasında, evimizin kapısına geldi ve yüksek sesle ‘Ben geldim’ diye bağırdı. Oldukca korkulu bir geceydi, tüm vücudum korku ve dehşetten titriyordu.”
“Ansızın tüm hayatımızın mahvolduğunu düşündüm, yaşamamıza izin vermeyeceğine tamamen emindim. Her neyse ki, annemin duaları ve ağlamalarıyla Tanrı Afganistan’dan kaçmama yardım etti.”
İstanbul’da geçinebilmek için hediyelik dükkanlarına çeşitli el yapımı ürünler satan Gohar, bir çok vakit eli boş dönüyor:
“Gündüzleri iş arıyorum, geceleri ise iki saat uyuyarak çeşitli tasarım ürünler üretiyorum. Kazandığım para bir tek bir öğün yemeğe yetiyor, ev kirasını ödemek için tanıdıklarımdan borç alıyorum.”

Kaynak, Getty Images
“Taliban artık daha yırtıcı ve kana susamış”
Taliban yöneticileri geçen yıl yönetimi devraldığında kısa bir süre hanım haklarına ilişkin ‘ılımlı’ ifadeler kullansa da tamamı erkeklerden oluşan Taliban kabinesi, geçtiğimiz yıl süresince bayanlara yönelik türlü hak ihlali kararlarına imza attı.
BBC Türkçe’ye konuşan Afgan bayanlara bakılırsa, korkulan oluyor ve Taliban yönetimi tam da kendilerinden beklendiği benzer biçimde ülkeyi yönetiyor.
90’lı yıllardaki Taliban rejiminde bayanların kırbaçlandığını gördüğünü, insanların kayıplarının yasını gizlice tuttuğu söyleyen Zohra, ‘Şimdi de aynı’ diyor.
Sina ise şimdiki Taliban’ın oldukça daha ‘yırtıcı ve kana susamış’ bulunduğunu söyleyerek, kitlesel cinayetlerin eskisine bakılırsa daha çok bulunduğunu korumak için çaba sarfediyor:
“Taliban tüm çocukluğumu öldürmüştü. Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey, Taliban yönetiminin yarattığı terör ve savaştı. Şimdi de yetişkinliğimi öldürüyor.”
Yoruma kapalı.