İstatistikler nüfusun 100 milyona ulaşma ihtimalinin düşük olduğunu gösteriyor

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) tahminlerine göre, Türkiye nüfusunun 20 yıl içinde yaklaşık 100 milyona ulaşması, 2040 yılında ise Türkiye nüfusunun 100 milyon 331 bin 233'e çıkması bekleniyor.

TÜİK verilerine göre toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 çocuk iken, 2023 yılında 1,51 çocuk olarak gerçekleşti. Bu da doğurganlığın nüfus yenileme düzeyi olan 2,10'un altında kaldığını gösterdi.

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü prof. Dr. İsmet Koç, enstitü bünyesinde yapılan araştırmalar ışığında ülkenin demografik perspektifine ilişkin açıklamalarda bulundu.


“Türkiye'de yaşlı nüfus oranı 2050'de yüzde 20'ye çıkacak”

Cumhuriyetin ilanı sırasında 13 milyon olan Türkiye'nin nüfusunun 1950'li yılların sonlarında iki katına çıktığını belirten Koç, 1985'te bu sayının 50 milyonu aştığını, 2000 nüfus sayımı sonuçlarına göre ise nüfusun nüfusa göre arttığını ifade etti. 67,8 milyon olan sayının 2022 yılında 85 milyon 279 bin 553'e ulaşacağını bildirdi. 92 bin 824 kişi artarak 85 milyon 372 bin 377'ye ulaştığını bildirdi.

2023 verilerine göre Türkiye'de yaşlı nüfus oranının yüzde 10'dan fazla arttığını hatırlatan Koç, şöyle konuştu: “Bu sonuç, Türkiye'nin genç nüfus özelliğini yitirdiğini, yaşlı nüfus haline geldiğini gösteriyor. Yaşlanma eğilimi bu şekilde devam ediyor, Türkiye'deki yaşlı nüfus “Bu oran 2050 yılında yüzde 20'ye kadar çıkacak.”


“Doğurganlık düzeyi yenilenme eşiğinin altında kaldı”

Bu gelişmenin arkasında iki önemli demografik gelişmenin olduğunu vurgulayan Koç, bunlardan birincisinin Türkiye'de doğurganlık düzeyindeki giderek azalma olduğunu söyledi.

Açıklanan son TÜİK verilerine göre, bir kadının doğurgan olduğu dönemde (15-49 yaş aralığı) doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eden “toplam doğurganlık hızı”, 2001 yılında 2,38, 2001 yılında ise 1,51 çocuk olarak gerçekleşti. Koç, “Doğurganlık düzeyi nüfus yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altında kalarak 1,51'e geriledi, bu da nüfusumuzun yaşlandığını gösteriyor.” dedi. dedi.


“Doğurganlık birçok Avrupa ülkesinin gerisinde”

Türkiye'nin mevcut doğurganlık düzeyinin birçok Avrupa ülkesine göre düşük olduğuna dikkat çeken Koç, şöyle konuştu: “Nüfusun yaşlanmasının bir diğer nedeni de doğumda beklenen yaşam süresinin erkeklerde 77, kadınlarda ise 81 yıla çıkmasıdır. Türkiye'de doğurganlık” Seviyenin 1,51'e düşmesi, nüfusun yaşlanmasının yanı sıra 100 milyon nüfuslu ülke olma hayalini de zorlaştırdı” değerlendirmesinde bulundu.


“Doğum oranı 100 milyon kişi başına 2,2'ye çıkmalı.”

Doğurganlık oranının kadın başına 5 çocuk civarında olduğu 1970'li yılların verilerinin, 2020'lerde ülke nüfusunun 100 milyona ulaşacağı beklentisini ortaya koyduğunu belirten Koç, şu bilgileri verdi:

“Ancak TÜİK ile yaptığımız projeksiyonların sonuçlarına baktığımızda 1,51 civarındaki doğurganlık oranı böyle devam ederse 100 milyonluk nüfus Türkiye'nin her zaman istediği ama hiçbir zaman ulaşamayacağı bir hedef olacaktır. Bu doğurganlık oranıyla Türk nüfusunun yakın gelecekte bu hedefe ulaşamayacağını görüyoruz. “Bu hedefe ulaşmak için yeniden kadın başına 2,2 doğum seviyesine ulaşmak gerekiyor.”


“Genç nüfus oranının azalması ülkeyi zora sokacak”

İsmet Koç, demografik projeksiyonlarda genç nüfusun toplam nüfusa oranının 2030'da yüzde 14'e, 2040'ta yüzde 13,4'e, 2060'ta yüzde 11,8'e, 2080'de ise yüzde 11,1'e düşmesinin beklendiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Genç nüfus oranının azalması ülkeyi birçok açıdan zor duruma sokacaktır. Çalışma çağındaki nüfusun azalmasıyla birlikte işgücünde sayısal bir azalma, dolayısıyla verimlilikte de azalma yaşanacaktır. Hızlı yaşlanmayla birlikte, Bu süreçte gençlere yapılan yatırımların atıl kalma riski bulunuyor. Bu durumun “uzun vadede eğitime yapılan yatırımları olumsuz etkilemesi bekleniyor”.


“Tek çocuk normu yaygınlaşıyor”

Türkiye'de doğurganlık oranının 1,51'e düşmesinin sebepleri arasında ekonomik durum olduğunu ve “1 çocuk normunun yerini 2 çocuk normuna bırakıldığını” belirten Koç, şöyle konuştu: Demografik dönüşüm sürecinde birçok Avrupa ülkesinde de yaşanan süreç.” “1-2 çocuklu aile yapısından aile yapısı değişiyor. Aslında Türkiye'de çocuksuzluk normu yaygınlaşıyor.” dedi.

Türkiye'de ideal çocuk sayısının, sahip olunan çocuk sayısından daha fazla olduğunu ifade eden Koç, çocuk sahibi olma konusunda gerçekten bir talep olduğunu ve bu durumun, çocuğu olmayan kadınlara da fırsat sağlayacak planlamaları gerektirdiğini söyledi. Çocuk sahibi olmak isteyen kadınların arzusunun yerine getirilmesinin yanı sıra, bu arzuların gerçekleşmesinin de önünün açılması gerektiğini gösterdiğini söyledi.


“Uzun vadeli sosyal politikalara ihtiyacımız var”

Kadınların iş-yaşam dengesini bulmasını sağlayacak uzun vadeli sosyal politikaların uygulanması gerektiğini vurgulayan Koç, şöyle konuştu: “Böylece çocuk sahibi olmanın fırsat maliyetinin arttığı bu dönemde çocuk sahibi olmanın fırsat maliyetini azaltmak mümkün olacak. çocuk sahibi olmak ve doğurganlık düzeyini belirli bir düzeyde tutmaktır.” dedi.

İsmet Koç, zengin Kuzey Avrupa ülkelerinde doğurganlık düzeyinin Akdeniz ülkelerine göre daha yüksek olmasının nedeninin, bu ülkelerin sosyal politika uygulamaları ve iş-yaşam dengesi kurarak kadınların eğitimi ve doğurganlığı arasındaki olumsuz ilişkiyi kırmayı başarmış olmaları olduğunu sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir